Yazar

Burcu Korol

Reklam

Emekli maaşını en düşük kategoriden alan kişiler maaş farklarının ne zaman hesaba geçeceğini merak ediyor. En düşük emekli maaşı 2025 yılı ocak ayı itibarıyla 14 bin 469 TL oldu. Ocak ayı itibarıyla milyonlarca memur ve emekliyi ilgilendiren maaş zamları belli oldu. En düşük emekli aylığının 14.469 lira yükseltilmesini öngören yasa teklifi Meclis’e sunuldu. En düşük emekli maaş farkı ödeme tarihi de bu sebeple merak ediliyor. 14.469 liraya yükselecek olan en düşük emekli aylığının içinde ek ödeme de olacak. Peki, En düşük emekli maaş farkı Ocak 2025 ne zaman yatacak? 14 bin 469 TL maaş farkı hangi gün hesaba geçer?

En düşük emekli maaş farkı ödeme tarihleri emekli aylığı alan kişilerce sorgulanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 3 Ocak Cuma günü 6 aylık enflasyon farkını açıkladı. Ocak-Haziran dönemi için emeklilere toplamda %15,75 oranında zam yapıldı. En düşük emekli aylığı da 12 bin 500 TL’den 14 bin 469 TL’ye çıkarıldı. Peki, En düşük emekli maaş farkı ne zaman yatacak? 14 bin 469 TL en düşük maaş farkı ödeme tarihi 2025!

EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI YASA TEKLİFİ MECLİSE SUNULDU

En düşük emekli aylığının 14.469 lira yükseltilmesini öngören yasa teklifi Meclis’e sunuldu ve önümüzde günlerde görüşülerek, teklif yasalaşacak. 14.469 liraya yükselecek olan en düşük emekli aylığının içinde ek ödeme de olacak. Daha açık anlatımla; en düşük aylık 13.912 lira olacak ve bunun üzerine yüzde 4 ek ödeme eklenecek ve böylece maaş 14.469 liraya çıkacak.

EMEKLİ MAAŞLARI NE ZAMAN YATACAK?

Zam oranının belli olması ardından zamlı maaşların ödeme tarihleri de duyuruldu.

SSK emeklileri, 17-26 Ocak tarihleri arasında maaşlarını alacak. Bağ-Kur emeklilerinin maaşları ise 25-28 tarihleri arasında hesaplara geçecek.

EN DÜŞÜK EMEKLŞ MAAŞ FARKI (14 BİN 469 TL) NE ZAMAN YATACAK?

Maaş düzenlemesinin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildikten sonra Resmi Gazete’de yayınlanması gerekiyor. Düzenlemenin bu aya yetişmemesi halinde, oluşacak fark bir sonraki ayın maaşı ile hesaplara geçecek, herhangi bir hak kaybı olmayacak.

Reklam

Sarımsak neredeyse hiçbir yemeğin onsuz yapamayacağı bir malzemedir. Sık sık kullanırız ve yemeklere bolca ekleriz. Ancak, sarımsak kabuğunu önemsemiyoruz ve pişmanlık duymadan atıyoruz. Ve hiç de değil, çünkü birçok yararlı kullanımı vardır.

Sarımsak kabukları

Sarımsağı soyduktan sonra kabuğunu atmaya kalkışmayın. Önce yazımızı okuyun. Ne kadar faydalı olabileceğini göreceksiniz. İlk olarak, kabuğun mutfakta ne kadar yararlı olabileceğinden bahsedelim. Sonuçta, kendine özgü sarımsak tadını hala koruyor.

Et suyu veya çorbaya eklemek için harika. Kabuk, sıvıya tüm lezzeti katar ve daha sonra bir kevgirle nazikçe çıkarılabilir. Hatta bundan bir lezzet torbası bile yapabilirsiniz. Bunun için bir tülbent alın, içine kabuk rendesi, defne yaprağı ve diğer kurutulmuş otları koyun. Böyle bir poşeti herhangi bir yemekle birlikte gönderebilir ve piştikten sonra çıkarabilirsiniz. Tadı harikadır, ancak yemekte fazladan yaprak yoktur.

Avrupalı fırıncılar da sarımsak kabuklarını atmazlar. Fırında kuruturlar, havanda toz haline getirirler ve karışıma eklerler. Bu baharat ekmeğe inanılmaz bir lezzet katıyor.

Birçok yemek kabuklu sarımsakla hazırlanır. Özellikle de zengin bir lezzete sahip olduğu için. Bu, sebze pişirirken de yapılabilir. Sadece sarımsak başının üst kısmını kesin, yağ ile ovalayın ve sebzelerin üzerine yerleştirin. Kavrulmuş sarımsak soslarda bir bileşen olarak kullanılabilir.

Son zamanlarda, New York’lu bir şefin derili patates kızartması tarifi popüler hale geldi. Kabuklarına zeytinyağı, tuz ve karabiber sürdükten sonra önceden 200 santigrat dereceye ısıtılmış fırına gönderin. Sadece 10 dakika içinde salatalara veya ikinci yemeklere ekleyebileceğiniz çıtır çıtır kızartmalarınız olur.

Kırsal kesimde sarımsak kabuklarının kullanımı

Sarımsağın antibakteriyel özelliklere sahip olduğunu herkes bilir. Bu nedenle, sadece yemek için değil, aynı zamanda bitki savunması olarak kullanmak için de yararlıdır. Örneğin, kabuklarından bir infüzyon hazırlayabilirsiniz. Ilık suda 5 gün bekletin. Sonra süzün ve ev bitkilerinin üzerine püskürtün. Bu kaynatma bitkileri yaprak bitlerinden ve örümceklerden korumaya yardımcı olacaktır.

Benzer bir infüzyon patates böceğine karşı bir çare olarak kullanılabilir. Kabukları gece boyunca suda bekletebilir ve sabah patatesin toprak üstü kısmına püskürtebilirsiniz. Colorado patates böceği ürününüzden gitmiş olacaktır.

Havuç ya da diğer sebzeleri evde saklıyorsanız, kabuklarıyla muhafaza edebilirsiniz. Sebzelerin üzerine kurutulmuş kabuklarını serpmeniz yeterlidir. Bu onları çürümekten koruyacak ve raf ömürlerini uzatacaktır.

Sarımsak kabuklarının atılmaması gerektiği konusunda sizi zaten ikna ettiğimizi düşünüyoruz. Ne de olsa, sadece yemek pişirmek için değil, aynı zamanda bahçecilik için de kullanışlı olacaktır. Umarız tüm bu yöntemleri evde faydalı bulursunuz!

Reklam

Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta kaybolduktan 19 gün sonra 8 Eylül’de derede cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran soruşturması kördüğüme döndü. Cinayetin yaşandığı Tavşantepe Köyü’nde Güran ailesi de dahil olmak üzere hiç kimsenin konuşmaması akıllarda soru işaretleri yaratıyor. Narin’in o gün neye şahit olduğu araştırılıyor.

Diyarbakır’da katledilen Narin Güran cinayetinde Türkiye günlerdir şüphelilerin birbirleriyle çelişen ifadelerini ve akıl almaz iddiaları konuşuyor. Ancak şu ana kadar Tavşantepe köyünden gerçeği anlatan tek bir kişi ya da tek bir delile ulaşılamadı. Sabah’tan Halil Turan’ın haberine göre, Son sözü Narin Güran ile ilgili Adli Tıp raporu söyleyecek. İşte Narin Güran cinayetine ilişkin son durum ve olası senaryo.

Salim Güran olay günü Nevzat Bahtiyar ile hiç görüşmediğini anlattı ancak yapılan teknik incelemelerde 15.08’de telefon görüşmeleri, yapılan HTS analizlerinde ise 15.21 ile 15.46 arasında birlikte oldukları tespit edildi. Muhtar amcanın tarlasında çalışan 15 yaşındaki işçi R.A., Salim ile aralarında geçen “tamam daha ölmemiş” konuşmasının çıkmasıyla yeniden gözaltına alındı. Bu konuşmalarla ilgili “Vallahi ben böyle bir şey hatırlamıyorum” diyen R.A. da tutuklandı.

8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturmada cansız bedeni dereye gömen Nevzat Bahtiyar’ın ifadesinin ardından cezaevinden tekrar Diyarbakır Adliyesine getirilerek sorguya alınan amca Salim Güran hakkındaki tüm iddiaları reddetti. Savcılıkta 20.00’ye kadar Nevzat Bahtiyar ile hiç görüşmediğini söyleyen amca Salim Güran’ı yapılan teknik analizler ele verdi.

MEÇHUL SAATLERDE BİRLİKTELER

15.15’te son olarak mahalledeki okulun güvenlik kameraları tarafından görüntülenen Narin daha sonra evlerine giden patika yola dönmüştü. Nevzat Bahtiyar’ın cesedi 15.40’ta Eğertutmaz Deresi’ne götürdüğü saate kadar yaşananlarla ilgili gözaltına alınan tüm zanlılar sorgularında hiçbir şey anlatmadı.

Narin’in öldürüldüğü düşünülen bu saatlerle ilgili yapılan teknik çalışmalar da tamamlandı. Jandarma Genel Komutanlığı’nın yaptığı detaylı HTS analizlerine Milli İstihbarat Teşkilatı da destek verdi. Narin’in kaybolduğu gün ve özellikle son görüldüğü saat olan 15.15’ten önce ve sonra neler yaşandığıyla ilgili yapılan detaylı HTS analizleri amca Salim Güran’ı ele verdi. Salim Güran ise HTS analizleriyle ilgili “Baz analizleri yanlıştır” dedi.

GÖRÜŞMEDİM DEDİ KAYITLAR ELE VERDİ

Narin’in kaybolduğu gün ve özellikle son görüldüğü saat olan 15.15’ten önce ve sonra neler yaşandığıyla ilgili yapılan detaylı HST analizleri amca Salim Güran’ı ele verdi.

Olay günü Nevzat Bahtiyar akşam saat 20.00’a kadar görüşmediğini anlatan Güran’ın Narin kaybolmadan 7 dakika önce 15.08’de Nevzat Bahtiyar ile telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıktı.

Bunun yanı sıra 15.21 ile 15.46 saatleri arasında da Nevzat Bahtiyar ile Salim Güran’ın birlikte oldukları tespit edildi. Zanlı amca ifadesini alan 3 Cumhuriyet Savcısına HTS analizleriyle ilgili “Baz analizleri yanlıştır, olay günü Nevzat Bahtiyar ile kesinlikle hiç görüşmedim” dedi.

İŞÇİ “TAMAM DAHA ÖLMEMİŞ” KONUŞMASINI HATIRLAMADI

Salim Güran’ın kendi telefonuna yüklediği ses kayıt programıyla konuşmalarını kaydettiği ancak olay gününe ait tüm konuşmaları ve Whatsapp arama kayıtları ile yazışmaları sildiği yapılan dijital incelemede tespit edilmişti.

Bu konuşmalar arasında tarlasında çalışan işçi R.A ile 18.38’de yaptığı görüşmede “o sondaki köşede bişeyin düşmüş ha. Sana ait bişey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş” dediği, R.A.’nın “eee” dediği, Salim’in de “biri yerde” şeklinde cevap verdiği, R.A.’nın da “tamam henüz bende değil, tamam daha ölmemiş” dediğine ulaşılmıştı.

Bu konuşmaların ortaya çıkmasının ardından daha önce serbest bırakılan R.A. yeniden gözaltına alındı. R.A. ifadesinde “valla ben böyle bir şey hatırlamıyorum” dedi. R.A da ifadesinin devamında da çelişkili ifadeler vermesi üzerine tutukladı.

SORUŞTURMADA 11 TUTUKLU

Soruşturma kapsamında tutuklu sayısı 11’e yükselirken, anne Yüksel Güran’ın Narin’in kaybolduğu saatlerde uyuduğunu, evlerine hem akrabaları aynı zamanda da komşuları olan Hediye Güran’ın geldiğini anlatması üzerine Hediye Güran da gözaltına alındı.

50 SAHTE İHBAR YAPILDI

Narin Güran’ı arama sürecinde 19 gün boyunca onlarca sahte ihbar yapıldığı da soruşturma dosyasına girdi.

“Ceset burada” diye telefonlar açılarak, farklı tarihlerde Tavşantepe mahallesinin değişik yerlerine bırakılan çocuk terlikleriyle aramalar sekteye uğratılmaya çalışıldığı ortaya çıktı. Narin Güran kaybolduktan bir gün sonra yani 22 Ağustos’ta bir terlik teki bulundu. Aramalar, göçebelerin konakladığı yer de yoğunlaşırken “Suçluyu kayırma” ve “Suç delillerini yok etmekten” tutuklu Narin’in kuzeni Muhammed Kaya da terlik bulduğunu söyleyenler arasında yer aldığı öğrenildi.

Muhammed Kaya, “Ben yolda araba ile yeğenlerime süt almak için seyir halindeyken Çarıklı yolunda terliği gördüm. Terliğin göçebelere ait olduğunu düşünerek bakmadım. Dönüşte terlik yine yolun ortasındaydı. Terlik köyden 2,5 kilometre uzaktaydı. Ben terliği arabaya koydum. Köye geldiğimde bir kargaşa vardı, bu kargaşada terliği söylemeyi unuttum” dedi.

AĞABEY VE KUZEN İDDİASI

Narin’in kaybolduğu gün ahırdan gelen sesler üzerine ağabeyi Enes Güran ile erkek kuzenini (Salim Güran’ın oğlu) uygunsuz vaziyette gördüğü, bunun üzerine ağabeyi Enes tarafından elle boğulmak suretiyle nefessiz bırakıldığı iddia ediliyor. GPRS kayıtlarına göre anne Yüksel ve yenge Hediye Güran olay yerine gelerek Enes’e engel olmaya çalıştı. Anne Yüksel Güran bu sırada oğlu Enes’in kolunu ısırdı. Sonrasında muhtar olan amca Salim Güran çağrıldı. Salim Güran, Nevzat Bahtiyar’ı arayarak Narin’i ölü ya da baygın halde teslim etti.

Reklam

Bilim insanları, Bermuda’nın güneybatı kıyılarında gizemli bir yırtıcı tarafından yenen bir deniz köpekbalığının bilinen ilk vakasını kaydetti. Adevarul, söz konusu türün Atlantik Okyanusu’nda yaşayan hamile bir dişi köpekbalığını öldürdüğünü yazıyor.

Independent’ın haberine göre, Salı günü Frontiers in Marine Science dergisinde yayınlanan bulgular, doğrulanır ve onaylanırsa, nesli tükenmekte olan türlerin korunması açısından önemli sonuçlar doğurabilir.

Atlantik ve Güney Pasifik okyanuslarının yanı sıra Akdeniz’de de yaşayan beyaz köpekbalıkları, yaklaşık 4 metre uzunluğunda ve 230 kg ağırlığında güçlü canlılar.

Bu türün dişilerinin 30 hatta 65 yıla kadar yaşayabildiği bilinse de, ancak 13 yaş civarında üreyebilmektedirler.

Dişiler, sekiz ila dokuz aylık bir gebelik döneminden sonra, yılda ortalama sadece dört yavru doğurur.

Bu hassas türü incelemek için bilim insanları 2020 ve 2022 yıllarında Massachusetts’teki Cape Cod açıklarında deniz köpekbalıklarını yakalayıp üzerlerine uydu etiketleri taktıktan sonra serbest bıraktı.

Bu cihazlar köpekbalıklarının o anki konumlarını uydulara iletti. Böyle bir cihaza sahip olan köpekbalıklarından biri, yaklaşık 2,2 metre uzunluğunda hamile bir dişi yunustu.

Araştırmacılar dişiyi takip ederek deniz köpekbalığı anneleri ve yeni doğanları için önemli yaşam alanlarını belirlemelerine olanak sağlayacak bilgiler elde etmeyi umuyorlardı.

Tek açıklama

Ancak dehşet verici bir şekilde, dişi köpekbalığının cihazı serbest bırakıldıktan beş ay sonra Bermuda’dan sinyal göndermeye başladı.

Bilim adamlarının elde ettiği veriler, köpekbalığının beş ay boyunca geceleri yaklaşık 100-200 metre, gündüzleri ise 600-800 metre derinlikte yüzdüğünü gösteriyor ve bu da çoğu zaman su altında yüzdüğünü doğruluyor.

Ancak aniden, 24 Mart 2021’den başlayarak, yaklaşık dört gün boyunca köpekbalığı sürekli olarak 150 ila 600 metre derinlikte kalmış gibi görünüyor.

Bilim insanları, “Bunun tek bir olası açıklaması var: Talihsiz köpekbalığı o gün daha büyük bir yırtıcı tarafından avlandı ve yenildi” diyor.

Araştırmacılara göre, bölgede yetişkin deniz köpekbalıklarına saldırabilecek büyüklükte sadece iki yırtıcı var: büyük beyaz köpekbalığı ve mako köpekbalığı.

Bilim insanları saldırının arkasında büyük beyaz köpekbalığının olduğuna inanıyor çünkü mako köpekbalığı gün boyunca çok derinlere dalıyor.

“Büyük beyaz köpekbalıklarını genellikle en üst düzey yırtıcılar olarak düşünürüz. Ancak teknolojik gelişmeler sayesinde, büyük yırtıcılar arasındaki etkileşimlerin daha önce düşünülenden daha karmaşık olabileceğini keşfetmeye başlıyoruz” diyor çalışmanın eş yazarı Brooke Anderson.

“Büyük köpekbalıklarının birbirlerini ne sıklıkla avladıklarını değerlendirmek için avcı-av etkileşimlerini incelemeye devam etmemiz gerekiyor” diye ekledi.

 

Reklam

Bir düğün fotoğrafçısı bu muhteşem kutlamanın tüm önemli anlarını yakalamalıdır. Ancak bazen bir şeyler ters gider ve fotoğrafçılar bu önemli günün unutmak istediğiniz bölümlerini yakalamak zorunda kalırlar.

Örneğin, bir kez ve sonsuza dek unutmak isteyeceğiniz bir çift sevgi dolu köpek. Örneğin, partinizin olduğu gün düğün gecesi yapmaya karar veren arka plandaki bir çift sevgi dolu köpek ya da mutlu çiftin arkasında duran parlak kırmızı mayolu zıplayan bir adam. Bu materyalde, internete sızdırıldıktan sonra gelin ve damatların muhtemelen fotoğrafçılara karşı itibara hakaretten yasal işlem başlatmak için belge hazırladıkları çok talihsiz düğün fotoğraflarından bir seçki bulacaksınız.

İşte böyle olur: tek boynuzlu bir at giydirirsiniz, düğününüzü bir peri masalı haline getirmek istersiniz ama nasıl bineceğinizi bilmezsiniz. New Jersey’den zavallı Sue Alegrette’e sadece sempati duyulabilir.

“Ewww, birbirlerinin üzerine salyalarını akıtıyorlar.” Bu çocuklar ailelerine çok sorun çıkarıyor gibi görünüyor.

Doğal olan çirkin değildir. Sıcak, uzun elbise, uzun tören. Ya bir arkadaşının düğün fotoğraflarını bozarsan?

Zavallı kız: düştü ve fotoğrafı mahvetti.

Elbette dostum, haklısın: itiraf etmeliyiz ki bu düğün fotoğrafı çekimi senin zıplaman olmadan tamamlanamazdı. Çok az yeni evli, arka planda mayolu bir adamın zıplamadığı düğün fotoğrafları görmek ister. Renk seçiminiz de harika. Muhtemelen atlarken kendi kendinize şöyle düşündünüz: “Oh, ben bir… stil ikonuyum! Ve küçük bir fotobomb.”

Sadece gelinin babası onun başka bir aileye gitmesine izin vermek istemiyor.

İşte böyle olur: Bir kızla tanışırsınız, onunla bir ilişki kurarsınız, onunla evlenmeyi düşünürsünüz ve düğünde şöyle der: “Sevgilim, benim hakkımda bilmediğin çok şey var: Ben aslında bir cüceyim!” Ve şöyle düşünürsünüz: “Dostum, nasıl oldu da daha önce fark etmedim?” Aşkın gözü kördür.

Aslında, neden iki düğünü senkronize etmeyelim? Bir köpeğin düğünü, hayvanların hayatında çok önemli bir olaydır. İnsanın en iyi dostunun düğün gecesinin insanlarınkinden biraz daha çabuk olduğu doğrudur

“Çocuklar, damat için fazladan bir takım elbisemiz var mı?” demeden saniyeler önce.

İşte başlıyoruz. Kadını gemiye kim aldı?

Evet, neden yeni evlilere şampanya ikram etmeyelim?

Ama meraklı bir çocuktu. “Teyze, orada ne var?”

Her evlilik bir kayıptır.

Kekler, a priori, potansiyel olarak komik bir durumdur. Düşen kekler iki kat daha komiktir.

Gelini sıcak bir içecekle ıslatmak mı? Neden olmasın? Çok güzel, evet.

Reklam

Yaptıkları işi sevseniz de sevmeseniz de, direk dansçılarının atletizm, tutku ve sanatı birleştiren büyüleyici dansın mükemmel bir karışımını sergilediklerini söylemek yanlış olmaz. Bu şehvetli direk dansı performansları sadece katılımcıların fiziksel güç ve ustalıklarının bir kanıtı değil, aynı zamanda her dansçının benzersiz tarzını ve unutulmaz performanslarla izleyicileri büyüleme yeteneklerini de gösteriyor.

Anastasia Sokolova – Ukrayna’nın Yetenek Avcısı

Sarı saçlı Anastasia, parlak deri giysileri ve yüksek çizmeleriyle sahneye çıkarak efsanevi “Tainted Love” şarkısının rock & roll yorumunu cüretkâr bir şekilde seslendirdi; hız, tutku ve çevikliği bir araya getirirken sarı saçlarını sallayarak kondisyon seviyesini etkileyici bir şekilde sergiledi.

Natalia Tatarintseva – Romanya’nın Yetenekleri Yarışması

Natalia, Romanya’nın Got Talent’ı için pistte şehvetli bir koreografiyle başladı, daha sonra baleden esinlenen daha zarif hareketlere geçti ve direk dansında zahmetsiz ama klas görünen ve izleyicilerin duygularını harekete geçiren bir koreografiyle saf gücünü gösterdi.

Emma Haslam – Britain’s Got Talent

Britain’s Got Talent’ta Haslam, büyük beden kadınlar için pole fitness’ı teşvik etmek istedi ve kıvrımlı olmanın bir pole dans performansında gösteriş yapamayacağınız anlamına gelmediğini kanıtladı. Katy Perry’nin “Firework” şarkısının ritmiyle dönüp bacaklarını geriye doğru açışını görmek inanılmazdı.

 

Reklam

Bir korku filmi sizi gerçekte olabileceklerin dehşetine yeterince hazırlamasaydı ne olurdu?

Korku filmi sevenler ya da sadece eğlenceli saçmalıklarla ilgilenenler için 1997 yapımı “Anaconda” harika bir film. İnsanların hayal edilemeyecek kadar büyük bir yılanla karşılaşmasının ne kadar korkunç olabileceğini gösteriyor.

Elbette bu film bir kurgu eseri. Ancak sürüngenlerle dolu korkunç bir ortamı deneyimlemek için sinemaya gitmenize gerek yok. Daha geçen yıl dünyanın en büyük yılanı yakalandı!

Bu yılan ne tür bir yılandı? Evrensel ölçekte diğer büyük yılanlarla karşılaştırıldığında nasıl bir yılandı? Yanıtları öğrenmek için okumaya devam edin ve tüylerinizi diken diken edecek bir yolculuğa çıkın!

Web python

Dünyanın en devasa yılanı olan piton, efsanelerde bile kendine yer bulabilecek bir geçmişe sahiptir. 7,67 metre uzunluğuyla mitolojik bir yaratığı andırır ve heybetinin onuruna mitolojik Medusa adı verilmiştir.

Bu Medusa aslında insanları taşa çevirmese de, Kansas City’deki The Edge of Hell, The Haunted House’da ziyaretçileri donduruyor ve ağızlarını açık bırakıyor. Komut verildiğinde, 158 kilogram ağırlığındaki bu yılan, ziyaretçiler ürkütücü perili evde ilerlerken tamamen hareketsiz kalıyor. Korkutucu demişken, sahipleri Medusa’yı her hafta küçük bir geyikle beslemek zorunda!

Birmanya pitonu

Pitonlar sadece 1990’larda ortaya çıkmış olsa da, bu uzun yılanlar artık her yerde bulunuyor. En yaygın tür Birmanya pitonudur ve bu yılanlar Florida Everglades’te takılmayı severler.

Şimdiye kadar yakalanan en devasa Birmanya pitonu 5,6 metre uzunluğundaydı. Medusa kadar uzun olmasa da, vahşi doğada bulunduğunda kesinlikle oldukça korkutucu bir manzara olacaktır!

Yeşil anakonda

Medusa şimdiye kadar yakalanan en büyük yılan olabilir, ancak dünyada şimdiye kadar bulunan en büyük yılan olduğunu söylemek doğru olmayabilir. Bu unvan muhtemelen yeşil anakondalara aittir.

Bu inanılmaz yaratıklar 9,1 metre uzunluğa ve 226 kilogram ağırlığa kadar büyüyebilir. Ünlü bir fotoğrafta iki beyefendi 10 metre uzunluğunda bir yeşil anakondayı tutarken görülüyor. Ancak uzmanlar bu sıra dışı yaratığın uzunluğunu henüz doğrulayabilmiş değil.

Titanoboa Cerrejonensis

Günümüzdeki en büyük yılanlardan çok tarihteki en büyük yılanlarla mı ilgileniyorsunuz? Öyleyse, gezegen tarihindeki en büyük yılan olan Titanoboa Cerrejonensis ile tanışın!

Bu etkileyici yılan gezegenimizden tam altı milyon yıl önce geçti. Fosilleşmiş kalıntılar sayesinde, bu yılanların 12,8 metre uzunluğa ve yaklaşık 1.134 kilogram ağırlığa ulaşabildiğini biliyoruz. Bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duran bu yılanlar, en uzun okul otobüsleri kadar uzundu!

Çalıların Efendisi (Lachesis muta)

Bazen en büyük yılanlar en ölümcül olanları değildir. Örneğin, Bush Master “sadece” 3,6 metre ile zirvede yer alıyor. Ancak, ironik bir şekilde, bu yaratık aynı zamanda tüm dünyadaki en büyük zehirli yılan olma onuruna da sahiptir!

İşleri daha da korkutucu hale getirmek için, bu yılanlar son derece agresiftir ve kolayca öfkelenebilirler. “Sessiz Ölüm” anlamına gelen Latince isimleri, bu yılanların ne kadar korkutucu olabileceğini göstermektedir.

Doğu Elmas Sırtlı Çıngıraklı Yılanı

Bush Master en büyük zehirli yılan olabilir, ancak bu onu otomatik olarak en tehlikeli yılan yapmaz. Bu unvan kesinlikle Doğu Elmas Sırtlı Çıngıraklı Yılanı’na gitmelidir.

1946 yılında, 2,3 metre uzunluğa ve 15,4 kilogram ağırlığa ulaşan devasa bir örnek öldürülmüştür. Bu çıngıraklı yılan tepeden tırnağa kaslı, çift etkili zehirle doludur. Zehri dünyanın en uzun dişlerinden gelir ve tek bir ısırıktan gelen zehir üç yetişkini öldürecek kadar güçlüdür!

Doğu çivit yılanı

Eğer alanımızı Kuzey Amerika ile sınırlarsak, en büyük yılan doğu çivit yılanıdır. Şimdiye kadar kaydedilen en uzun yılan 2,7 metrenin biraz üzerindeydi.

Bu yılan, boynunu düzleştirmesine ve daha da büyük görünmesine yardımcı olan hayatta kalma mekanizmalarına sahiptir. Belki de bu hayatta kalma becerisine ihtiyacı vardır çünkü Florida ve Georgia eyaletlerinde nesli tükenmekte olan bir tür olarak kabul edilmektedir.

Kral Kobra

Kral Kobra adını onurundan alır. Bu yılanların boyunun 6 metreye ulaşabildiği düşünüldüğünde, etrafındakiler için gerçek bir tehdit oluşturdukları kesin!

Bu büyük zehirli yılanla karşılaşan herkes korkudan küçük dilini yutabilir. İlk olarak, boyunun üçte birine kadar yükselebilir, bu da en büyüklerinin ortalama bir insan boyundan daha uzun olduğu anlamına gelir. Sonra saldırmak için ileri atılır, işte bu yüzden Güneydoğu Asya’daki gezginler için böyle bir tehdit oluştururlar.

Kara mamba

Kara mambalar dünyanın en uzun ikinci zehirli yılanlarıdır. Çoğunlukla Afrika’da bulunan bu sürüngenlerin boyu 4,4 metreye ulaşabilir.

Bu yılanın zehri sizi 20 dakika gibi korkutucu bir sürede öldürebilir. Eğer sizi kovalamaya karar verirse (umarız kovalamaz) saatte 19 kilometre hızla hareket edebilir. Daha da korkutucu olan şey, sizi takip etmeye bile çalışmayabilir, çünkü bu yılan yerde avlanmanın yanı sıra ağaçlarda da avlanır ve onu kim bulursa acı bir sonla karşılaşır.

Mulga yılanı

Kahverengi renkte olmasına rağmen, bu Avustralya yılanı aslında siyah yılan ailesinin bir üyesidir. Bu yılanların boyu 3,3 metreye kadar uzayabildiğinden, bu asil yılanın önünde diz çökmekten başka seçeneğimiz yok gibi görünüyor.

Diz çökmesek bile, bu yılan bize kolayca yeri öptürür. Bunun nedeni, zehrinin sinir sistemini etkileyerek kaslara zarar verebilecek nörotoksik bir yapıya sahip olmasıdır. Zarardan bahsetmişken, bu sürünen yılan zehir enjekte ederken bile avını sokmaktan çekinmez.

Reklam

Uzmanlar, hamile kadınlarda ne kadar çok yağ rezervi varsa, bebeğin hayatta kalma ve yüksek zeka şansının o kadar yüksek olduğunu söylüyor. Gerçek şu ki yağ, çocukların gelişiminde rol oynayan besinler açısından zengindir.

Doktorlara göre, “annenin bacaklarındaki ve kalçalarındaki yağ, bebeğin beynini inşa etmek için bir tür depodur. Bir bebeğin sinir sistemini oluşturmak için çok fazla yağa ihtiyacınız vardır ve bu bölgelerdeki yağ, insan beyninin özellikle önemli bir bileşeni olan dokosaheksaenoik asit açısından zengindir.”

“Doktorlar, “Kadınların neden bu kadar çok yağa sahip olduğu her zaman bir gizem olmuştur” diye ekliyor.

Memeliler ve primatlar tipik olarak yüzde beş ila on oranında vücut yağına sahiptir, ancak Homo sapience dişileri yüzde 3’e kadar vücut yağ rezervine sahip olabilir.

Sanki evrim sürecinde doğa, çocuk doğurana kadar bu yağı dişide özellikle biriktirmiş ve depolamış gibi görünüyor.

20’li yaşlardaki çoğu erkek, geniş kalçalı kadınları, belleri ile alt gövdeleri arasında küçük bir boşluk olan kızlardan çok daha çekici bulur. En orantılı, güzel figürün “armut”, “gitar” veya “kum saati” figürü olduğuna inanılır, yani kızın ince bir beli ve oldukça geniş kalçaları vardır. En ilginç şey ise, psikolojik açıdan bakıldığında, bir erkeğin neden böyle tercihlere sahip olduğunu düşünmemesidir.

Aslında bu, bir kadının algısının yanı sıra ergenlik döneminden kaynaklanmaktadır. Bilinçaltı seviyesindeki bir erkek, geniş kalçalı bir kadının doğuma hazır olduğunu anlar ve ona cinsel ilgi duyar. Bunda garip ya da korkutucu bir şey yoktur. Bunlar binlerce yıldır üzerinde çalışılan psikolojik meselelerdir.

Erkeklerin %75’i gerçekten geniş kalçaların güzel olduğunu düşünüyor. Ve onları manken görünümlü kızlardan çok daha fazla beğenirler. Çoğu erkek top modellerin gerçekten güzel olduğuna inanır, ancak bu sadece defileler için geçerlidir.

Cinsel açıdan bu tür kızlar onlara hitap etmez, çünkü çoğu erkek tatlı göğüsleri, dar belleri ve geniş kalçaları sever.

Çoğu erkek, profesyonel meslektaşlarıyla dar kalçalı kızlarla iletişim kurmanın çok daha kolay olduğunu belirtiyor. Çünkü onları cinsel partner olarak görmüyorlar. Kadınsı hatlara sahip, geniş kalçalı, dolgun kalçalı ve ince belli kızlarla iletişim kurmak çok daha zordur. Çünkü kız cinsel bir partner olarak algılanmaktadır. Konuşma sürecindeki birçok erkeğin dikkati, muhatabın kadınsı formları tarafından dağıtılır.

Reklam

Muzlar harika atıştırmalıklar yapar

Sağlık uzmanlarının sarı meyve ile karmaşık bir ilişkisi var.

Bazıları aşırı tüketime karşı uyarırken, diğerleri sağlıklı olduğunu iddia ediyor. Bu durum belirsizdir. Günde 2 kızarmış muz yediğinizde gerçekten ne olduğunu bulmaya çalıştık ve sonuçlar oldukça tatmin ediciydi.

Şeker

Tabii ki muzun şeker oranı yüksektir ve bazı kişilerin (şeker hastaları gibi) muza dikkat etmesi gerekir.

Eğer egzersiz yapar ve iyi beslenirseniz, aşağıdaki sonuçları bekleyebilirsiniz.

Daha fazla enerji

Muzdaki karbonhidratlar daha yavaş salındığı için size daha fazla enerji verir. Bunların aksine, rafine şekerler size enerji verir ancak hızla yok olurlar.

Kas ağrıları kaybolur

Gecenin bir yarısı kas ağrılarıyla mı uyanıyorsunuz? Muz yediğinizde kaybolurlar.

Kas gerginliğini azaltmaya yardımcı olan bol miktarda potasyum içerirler.

Daha az mide yanması

Sık sık mide ekşimesi mi yaşıyorsunuz? Muz en iyi dostunuzdur. Mide yanmasının başlangıcında bir muz yerseniz, muz asidi nötralize ettiği için anında rahatlama hissedersiniz.

Anemi için yardım

Demir eksikliği mi? Muz yiyerek düzeltilebilir. Demir açısından zengindirler ve kırmızı kan hücresi sayısını artırmaya yardımcı olurlar.

Peristaltizmi geliştirir

Tuvalete gitmekte zorlanıyor musunuz? Muz yiyin. Lif bakımından zengindir ve düzenli tüketimi tuvalete gitmeyi kolaylaştırır.

Yemek tarifi

Muzun faydalarını biliyorsunuz ama lezzetli bulmuyor musunuz? Neyse ki muzları her tarife dahil etmenin bir yolu var.

Bazıları daha kolay, bazıları daha zordur. Bu lezzetli ve basit kahvaltı fikrine ne dersiniz? Muzlu krepleri deneyin.

Malzemeler:

2 yumurta

1 muz

1 çay kaşığı tarçın

Talimatlar:

Muzları çatalla ezin. Yumurtaları ekleyin ve iyice çırpın.

Tarçını ekleyin ve tekrar karıştırın.

Yapışmaz bir tavayı orta ateşte ısıtın.

Ardından hamurun yarısını tavaya dökün ve üstü kuruyana kadar ters çevirmeyin. Sonra ters çevirin ve bir dakika daha bekletin. Aynı işlemi kalan hamur için de yapın.

Afiyet olsun!

Reklam

Defne yapraklarının sadece lezzetli yemeklerde değil, şaşırtıcı etkileri de vardır.

Defne yapraklarını buzdolabına koyun. Bu jest büyük bir sorunu çözmek için yeterlidir. Körfezin uzun, yeşil, parlak yaprakları yemeklerin baharatlanmasında kullanılır, ancak başka faydaları da vardır. Anavatanı Akdeniz olan bu bitki ormanlık ve dağlık bölgelerde yabani olarak yetişir. Dayanıklı olması ve az bakım gerektirmesi nedeniyle evde de yetiştirilebilir. Kuraklığı tolere eder ve fakir topraklarda bile yetişir.

Ancak defne yaprağı, mutfak tariflerine lezzet vermenin yanı sıra, olağanüstü deodorant potansiyeliyle de ünlüdür. Buzdolabınızı tatlandırmak için bunları nasıl kullanacağınızı öğrenin.

Defne, koyu yeşil yaprakları ve küçük sarı çiçekleriyle tanınan aromatik bir bitkidir. Farklı yemekleri tatlandırmak için mutfakta çok popüler olan defne yaprağı aynı zamanda tıbbi özellikleriyle de bilinir ve uzun süredir popüler tıpta rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Ancak pek çok insanın bilmediği şey, defne yaprağının aynı zamanda doğal bir deodorant görevi de gördüğü ve bu nedenle evdeki, özellikle buzdolabındaki her türlü hoş olmayan kokuyu etkisiz hale getirebildiğidir. Defne yapraklarının tıbbi özelliklerini ve kokularını korumak için serin bir yerde saklanması daha iyi olduğundan, onları buzdolabına koymak iki sorunu çözer.

Defne yaprağının narin ve sarhoş edici aroması sayesinde yapraklar daha uzun süre taze kalacak ve kötü kokular anında dağılacaktır. Buzdolabındaki kötü kokuları gidermek için sistematik olarak kimyasallara başvurmak yerine defne yaprağı doğal bir madde olarak kullanılabilir.

Ortak bir malzemeyle çamaşır makinenizdeki kireci giderin

Birkaç taze veya kurutulmuş defne yaprağını küçük bir kaba koyun ve kokuyu çekmemesi için buzdolabında, yiyeceklerden uzakta saklayın. Defne yaprağının güçlü kokuları giderdiğini, buzdolabını taze ve hoş kokulu bıraktığını hemen fark edeceksiniz.

Ev yapımı oda spreyinizin etkinliğini artırmak için kekik, biberiye ve fesleğen gibi diğer bitkileri de ekleyebilirsiniz. Bu şifalı bitkiler aynı zamanda koku giderici özellikleriyle de bilinir. Bu aromatik bitkiler bir arada kullanıldığında kötü kokuları daha kolay etkisiz hale getirir.

Hoş olmayan kokuların oluşmasını önlemek için buzdolabının içinde iyi hijyen sağlanması ve yiyeceklerin son kullanma tarihinin geçmediğinden emin olunması önemlidir.

Hoş olmayan kokuların birikmesini önlemek için buzdolabı bakımı çok önemlidir, bu nedenle yiyeceklerin düzenli olarak temizlenmesi ve ayrılması gerekir. Bazı yiyecekler zaten güçlü bir koku yayıyorsa, bunların uygun kutularda saklanması veya şeffaf filmle sarılması tavsiye edilir. Eski veya küflenmiş yiyecekleri atmayı da unutmayın.

Faydalı ipucu: defne yapraklarını tuzlu suya koyun

Pek çok ev hanımı, özellikle aile söz konusu olduğunda mükemmellik istedikleri için ev işlerini kolaylaştırmak ister. Bir yandan da bu pahalı dönemlerde para harcamamanın ucuz yollarını arıyorlar.

Çoğu aşçı, defne yaprağının kalitesini bilir çünkü onu yemeklerde sıklıkla kullanır. Çok sayıda kişi defne yapraklarının çeşitli yemeklere inanılmaz bir lezzet kattığını biliyor ancak çok az kişi bunları oda kokusu olarak kullanma seçeneğini biliyor.

Odanızda defne yaprağı yakın ve inanılmaz etkiler göreceksiniz.

Bir defne yaprağını kül tablasına koyup ateşe verdi. Sağlığınızı tehlikeye atmadan odanızı güzelleştirecek basit ve ucuz bir numaradır. Yakıldığında hoş ve rahatlatıcı bir aroma veren defne yaprağıdır.

Birkaç defne yaprağını tercihen cam bir kaba koyun ve ateşe verin. Odayı aromatik dumanla doldurmanın yanı sıra defnedeki özel maddeler sayesinde stres ortadan kalkacak ve rahatlamanıza yardımcı olacaktır.

Diyabet için defne yaprağı infüzyonu, bitkisel ilaç

Kan şekeri seviyesini düzenlemenin doğal ilacı diyabet için defne yaprağı çayıdır. Diabetes Mellitus, vücudun artık insülin üretemediği veya onu doğru şekilde kullanamadığı durumlarda ortaya çıkan kronik, bulaşıcı olmayan bir hastalıktır.

Popüler tıp, pankreasın bu hastalığını hafifletmek için çeşitli çareler sunmaktadır, ancak en iyi tedavi, diyabet için defne yaprağı çayıdır.

Diyabet için defne yaprağı çayı formundaki bu bitkinin doğal amaçlarla kullanılması yalnızca bir olasılıktır.

Defne yaprakları hem yemek pişirmede hem de şeker hastalığı gibi bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Antiinflamatuar, antiinflamatuar, bitkisel, rahatlatıcı ilaçlarda veya dengeli beslenmede kullanılan esansiyel yağlar bakımından zengin, antioksidan özellikleri sayesinde bilinirler. Defne yaprağı tüketimi hücresel hasarı azaltır ve serbest radikallerin vücuttaki olumsuz etkilerini ortadan kaldırır.

Defnenin faydası

Defne yaprakları vücuttaki şeker seviyelerini düzenlemeye, pankreasın metabolizma ve beslenmesine yardımcı olmaya yarar.

Reklam

En yeni paylaşımlar